İPLERİ KOPARMA LAZIM OLUR
İpleri koparma lazım olur“diyen bir japon atasözü vardır.
İpleri koparma lazım olur“diyen bir japon atasözü vardır.
Her şeyi tarumar etme, kırma dökme,geleceği düşün, ani karar verme,sonucunu düşün gibi
sonuca etki edecek,seni pişman etmeyecek deyimler vardır.
Devlet aklı,yönetici aklı,kişi aklı bunu gerektirir.
Devlet bilği, birikim ve kollektif akılla yönetilir.
Biz binlerce yıllık bir devletiz.
Deneyimli birikim ve tecrübeli hariciyecilerimiz ve arşivlerimiz vardır. Onların görüşleri
muteberdir.Muteberde olmalıdır.
Her şeyi ben bilirim diyen; hiçbir şeyi bilmeyen,deneyimi ve birikimi olmayandır.
Halbuki İslamda şura,Türklerde kurultay,danışma meclisleri,akil insanlar, aksakalların görüşleri
dinlenir; ona göre kararlar verilirdi.
Son yıllarda bunun böyle olmadığını gördük, görüyoruz. Örnek mi :
Libyada NATO’nun ne işi var dedik. İzmir’i merkez yaparak Kaddafi’nin sonunu hazırladık.
Saddam ile ilgili görüşler ortada.
Tek Irak’ın üç parçalı Irak olmasına dolaylı da olsa destek verdik; veya sessiz kaldık.
Ne idüğü belirsiz Arap baharına bodoslama katıldık. Din kardeşim dediğimiz,birlikte maç
seyrettiğimiz,ortak kararlar aldığımız Esad’ı Esed yaptık.
Suriye’nin paramparça edilmesini seyrettik,destek verdik.
Daha da ileri gittik; 81 ilimize 82 Halep diyenleri gördük.
Şam’da Emevi camisinde namaz kılma hulyasına kapıldık.
Yıllardır ülkemizin dışında tek Türk toprağı olarak gördüğümüz Caber kalesindeki türbeyi
birlerinin de desteğiyle bir başka yere kaçırdık, taşıdık. Bunla da övündük.
Mısır’da Mursi,Müslüman Kardeşler sevdası ile Sisi ile düşman olduk.
Ona demediğimizi bırakmadık.
İstanbul seçimlerinde slogan olarak Sisi mi ?Binali Yıldırım mı? Dedik.
Sonuç olarak mavi vatanda Mısır’ı Yunanistan’ın yanına ittik.
İsrail cumhurbaşkanını külliyede atlı askerler ve İsrail bayrakları ile karşıladık sonuç ortada.
ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice in Orta Doğu’dan 22 yeni devlet kurma projesi olan BOP
projesinin eş başkanı olarak Orta Doğu’nun bugünkü duruma gelmesini seyrettik.
Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politika,hele Ortadogu ile ilgili görüşlerini
gözardı ettik hatta küçümsedik.
Bu konuda bilgi ve deneyimi olan dışişleri diplomatlarını “Monşer” diyerek küçümsedik.
Biz Suriye’de Şam’da Emevi camisinde namaz kılamadık, ama milyonlarca Suriyeli sığınmacı
maalesef bizim ülkemizin her ilinde camilerimizde namaz kıldı.
Esnaf oldu, işyerleri açtılar,iş adamı oldular; işçi oldular.
Hatta sayın hemşehrimiz Özhaseki bakan: Bunlar olmasa sanayide işçi bulamaz duruma geliriz,
sözünü söyledi.
Sanırım 500.000’in üzerinde bu topraklarda Suriyeli çocuk doğdu, bizim bir parçamız oldu.
Suriyelilere milyarlarca dolar harcama yaptık.
Avrupa’lılarla geri kabul anlaşmaları yaptık. Ülkmizin demografik yapısı değişmek üzere.
Son günlerde ülkemizin çeşitli yerlerinde sığınmacılarla vatandaşlarımız arasında yer yer
çatışmalar yaşanmaya başlandı.
Bunlardan biri de Kayseri'mizin Melikgazi ilçesinde yaşandı.
Sayın Valimiz Gökmen Çiçek Bey'in,emniyet müdürümüzün, milletvekillerimizin, emniyet
güçlerimizin sağduyulu çalışmaları ve gayretleri ile can kaybı önlendi.Bu ve benzeri olaylar halk arasında huzursuzluklar yaratmaya başladı.
Tek dileğimiz ve isteğimiz, huzurun bozulmaması; kardeşliğin tesis edilmesidir.
Biz de güzel bir söz vardır.
“Tehlike gelmeden görenlere ABDAL deriz.
Geldiğinde görenlere aptal,
Gelse de görmeyenlere ahmak…”
Teşbihte hata olmasın da ülkemizin bu duruma düşeceğini görenleri uyaranları,söyleyenleri
anlatanları dinlemedik.
Onları bozgunculuk yapıyorlar, diye suçladık, kötüledik,dışladık.
Zaman onları haklı çıkardı.
Zararın neresinden dönülürse kardır.
Zalim Sisi ile el sıkıştık.
Netanyahu ile görüştük. 15 Temmuz’un finansörü ilan ettiğimiz, Birleşik Arap Emirlikleri ile
dost olduk.
Katil dediğimiz, ki doğrudur. Suudi prensi ile bir araya geldik, külliyede ağırladık.
Şimdilerde Suriye devlet başkanı Esat’la görüşülebileceği,2011 öncesi olduğu gibi dost
olunabileceği,bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilmeye başlandı.
Bu durumu çok olumlu ve yerinde buluyorum.
"Devletler arası düşmanlıklar olmaz. Devletlerin çıkarları olur."
Yaraları sarıp geçmişi deşmeden düşmanlığı dostluğa dönüştürelim.
İki komşu ülke olarak aramızdaki düşmanlığa son verelim.
Şartsız koşulsuz her şeyi görüşüp karara varalım.
“Yurtta sulh cihanda sulh”prensibine tekrar dönelim.
İki ülkenin’de geleceği açısından buna ihtiyacı var.
Kopan ipleri ya tamir edelim ya da yeni bir dostluk yolu tesis edelim.
Unutma’ki”Başkalarının ayak izinde yürürsen ayak izi bırakamazsın”
0 Yorum