HERKESLE DOST OLMAK
Yaşadığımız coğrafya, ülkemizin tüm komşu ülkelerle dost olmasını gerektiriyor.
Yaşadığımız coğrafya, ülkemizin tüm komşu ülkelerle dost olmasını gerektiriyor.
Bu durumu bilen ve sorunları çözen Mustafa Kemal Atatürk “ YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ”
veciz sözünü söylüyor.
Bunun da içini dolduruyor.
9 Şubat 1934 yılında Yunanistan,Yugoslavya,Ro‐manya ile Balkan Paktını imzalıyarak batı
sınırlarımızı; 8 Temmuz 1937 yılında iran,Irak,Afganistan ile Sadabat Paktını kurarak,dogu
sınırlarımızı güvence altına alıyor.
Bu sayede doğu ve batı sınırlarımız emniyetli hale getiriliyor.
Yine, Mustafa Kemal, özellikle Arap coğrafyasında kesinlikle devletlerin iç işlerine
karışılmaması gerektiğini vurguluyor.
Günümüzde bulunduğumuz Orta Doğu coğrafyası kaynamaya devam ediyor.
Bilindiği gibi, son günlerde sık sık siyasi cinayetler işlenmekte. Örnegin: İran Devrim
Muhafızları Komutanı’nın öldürülmesi.
İran cumhurbaşkanının Helikopterinin düşürülerek ölümüne sebep olunması.
Hizbullah’ın ikinci adamın Lübnan'da suikaste uğraması,
En önemlisi de 30 Ekim 2024 günü İran’da devrim muhafızlarının koruduğu lojmana yapılan
Dron saldırısıyla, Filistin Hamas lideri, İsmail Haniye’nin öldürülmesi.
Bu suikastlerin müsebibi olarak gösterilen İsrail başbakanı Netanyahu’nun Amerika Birleşik
Devletleri parlementosunda ayakta alkışlanması;
Amerika Birleşik Devletlerindeki İsrail lobisinin etkinliği,
İsrail’i Ortadogunun şımarık çocuğu haline getirmiş;
Ayrıca, Irak lideri Saddam Hüseyin’in yakalanıp idam edilmesi;
Libya lideri Kaddafi’nin hazin ölümü;
Arap baharı ile Suriye’nin içine düsürüldügü durum;
Mısır’da Mursi’nin ölümü, Sisi’nin Cumhurbaşkanlığına getirilmesi;
İsrail’i, Orta Doğu’da güçlü bir ülke haline getirdi.
Bu durumdan yararlanan İsrail ABD’nin onayı ile Kudüs’ü başkent ilan etti.
Yeni yerleşim yerleri kurmaya devam etti.
Daha sonra, 7 Ekim'de Hamas’ın füze saldırısını bahane eden İsrail'in, Gazzedeki akıl almaz
katliamı...
40.000 üzerinde Filistinlinin’ katledilmesi,
100.000’in üzerinde Gazzelinin yaralanması,
Gazze’de olup bitenleri soykırıma dönüştürmüştür.
Bu arada Türkiye’nin İsrail’e ticaret hacmi 7 milyar $’a ulaştı.
İsrail cumhurbaşkanının Türkiye’yi ziyaret etmesi,
İki devlet bir millet dediğimiz, Azerbaycan‘la İsrail’in dostane ilişkileri,
Bakü Ceyhan boru hattından İsrail’e petrol sevkiyatı.
Mevcut durumu izah konusunu zorlaştırmaktadır.
Yıllar önce Türkiye Orta Doğunun ağabeyi konumunda, tüm devletlerle dostane ilişkiler içindeydi.
Birden bu ilişkiler düşmanlığa dönüştü.
Suriyede, Şam Emevi camisinde namaz kılma hayali;
Mısır cumhurbaşkanı Sisi’ye karşı, Müslüman Kardeşler örgütünü savunma, onlara destek
olma;
bu ülkelerle ilişkileri bozdu.
Zararın neresinden dönülürse kardır.
Son günlerde Suriye devlet başkanı Esat ile görüşme isteğimizi,
Katil dediğimiz Sisi ile dostane ilişki kurmamızı,
15 temmuz’un finansörü olarak gördüğümüz; Birleşik Arap Emirlikleri ile iyi ilişkiler kurma
arzumuzu, olumlu buluyoruz.
Orta Doğu’da 1948 yılından beri İsrail , Amerika Birleşik Devletleri ve Batılıların desteğiyle
topraklarını pervasızca genişletiyor.
İsrayil, Orta Doğu'da eşkiyalığa soyunmuş durumda.
Mossat’ın cinayetleri,
İsrail politikasının ana eksenidir.
Politika: “Asla kabul etme,Reddetme de” şeklinde işliyor.
İşlediği cinayetlerde sessiz kalıyor,reddetmiyor da.
Türkiye cumhuriyetine düşen görev: Tıpkı Atatürk dönemindeki gibi “Yurtta sulh Cihanda
sulh”dönemine dönülmesi.
Tıpkı Sadabat Paktı gibi, İran, Irak, Suriye, Mısır ile iyi ilişkiler hemen tesis edilmeli.
Bu konuda , "ben bilirim" bencilliği terk edilmeli. Dış politika iç politikaya alet edilmemeli.
Deneyimli dışişlerleri
diplomatlarmız devreye sokularak, bölgede iş birlikleri kurulmalıdır.
Bize değmeyen yılan, bizi de sokmaya başlayabilir.
Toplumsal ve koollektif akılla, suhulet içinde, iktidarı ve muhalefeti ile sorunlar çözmek
zorundayız.
Yarın geç olabilir !
0 Yorum