GENÇ CUMHURİYET BORÇLARINI NASIL ÖDEDİ
Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılında, Türkiye’nin önünde büyük bir yük vardı: Osmanlı Devleti’nden miras kalan dış borçlar.
Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılında, Türkiye’nin önünde büyük bir yük vardı: Osmanlı Devleti’nden miras kalan dış borçlar.
Bu borçlar, 1854 yılında Kırım Savaşı sırasında alınan ilk borçla başlamış, yıllar içinde artmış ve 1881’de Osmanlı gelirlerinin büyük bir kısmı yabancı alacaklıların denetimine geçmişti.
Yeni Türkiye, savaşlarla yorgun düşmüş, fakir ama onurlu bir devletti.
Buna rağmen, “Biz borcumuzu öderiz” diyerek işe koyuldu.
Lozan’da Paylaşım
1923 Lozan Antlaşması’nda, Osmanlı borçlarının sadece Türkiye’ye değil, ondan ayrılan ülkelere de paylaştırılması kararlaştırıldı.
Görüşmeler uzun sürdü, sonunda 1928’de kesinleşti:
Genç Türkiye, toplam borcun büyük kısmını, yani yaklaşık yüzde 67’sini ödemeyi kabul etti.
Az Parayla Büyük İş
Ülke o yıllarda yokluk içindeydi.
Ne fabrikalar vardı, ne de güçlü bir ekonomi.
Ama Atatürk’ün ve arkadaşlarının kararı netti:
“Bağımsızlık, yalnızca bayrakla değil, ekonomiyle de olur.”
Türkiye, borçlarını taksit taksit ödemeye başladı.
1929 Dünya Ekonomik Buhranı tüm dünyayı sarstı; buna rağmen Türkiye pes etmedi.
1933’te Fransa ile yeni bir anlaşma yapıldı, faizler indirildi, vadeler uzatıldı.
Her kuruş alın teriyle ödendi.
Son Taksit 1954’te
Ve sonunda, 25 Mayıs 1954 günü, Osmanlı’dan kalan son borç taksiti de ödendi.
Türkiye, artık hiçbir ülkeye dış borcu olmayan tam bağımsız bir devletti.
Rakamlarla
• Üstlenilen borç: Yaklaşık 107 milyon Osmanlı lirası
• Ödenen miktar: Yaklaşık 84 milyon Osmanlı lirası (yaklaşık 1 milyar altın frank)
• Son ödeme: 1954 yılı
Son Söz
Genç Cumhuriyet, yoksul ama gururluydu.
Hiç kimseye el açmadan, yıllar boyunca çalışarak, üreterek, birikim yaparak borçlarını kapattı.
Bugün o günlerin kararlılığı bize şunu hatırlatır:
“Bağımsızlık, ekonomik özgürlükle tamamlanır.”
0 Yorum