ESERİNİZLE ÖVÜNÜN
Yoktan var edilen bir ülkenin, vardan yok edilmesini hep birlikte izliyoruz.
Yoktan var edilen bir ülkenin, vardan yok edilmesini hep birlikte izliyoruz.
Türkiye denince akla, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan üç tarafı denizlerle çevrili, dört
mevsimi aynı anda yaşayan bir ülke gelir.
Yiyecek ve giyecek için başka ülkelere döviz ödemeyen
dünyanın yedi ülkesinden biri idik,diyemiyorum.
Çunkü şimdilerde her şeye muhtaç, her ihtiyacını döviz ödeyip ,dışardan alır hale geldik veya
getirildik.
Zira görünen köy kılavuz istemiyordu.
1960 lı 70 li yıllarda ülke nüfusunun %85’i kırsal kesimlerde, yani köyde yaşıyor; tarım ve
hayvancılıkla uğraşıp hem geçimini sağlıyor hem de
yetiştirdiği ürünle ülke ekonomisine katkıda bulunuyordu.
Kalan kesim şehirlerde ticaret, zanaat ve Sanayi ile uğraşıyordu.
1960 yılında DPT devlet planlama Teşkilatının kurulmasıyla planlı hareket başlamıştı.
Gerçi 1933 yılında birinci beş yıllık Sanayi planıyla bu ülkede sanayileşme başlatılmıştı.
İşte o zaman Sümer Bank, Demir Çelik işletmeleri şeker fabrikaları küçük sanayi siteleri
kurulmuştu.
Sümer bez fabrikası için pamuk, şeker fabrikaları için pancar, ülkemizde yetiştirilmeye
başlamış, Her şeyi ile yerli ve milli bir kalkınma modeli oluşturulmuş; koparatifleşme metodu
ile ürünlerimiz, yetiştiricileri vasıtasıyla, aracıya tefeciye gerek kalmadan degerlendirilmeye
başlanmıştı. Pankobirlik, Çukobirlik Tariş vs.bunün en güzel örnekleridir.
Tarıma elverişli toprakları olan, güzel ülkemizin her köşesinde tarım ürünleri, hayvancılık
gelişmiş, geliştirilmiş, ekenomik birer değer olmuştu.
Buna bağlı olarak et, süt kombinaları kurulmuş; halkın yiycek, içecek, giyecek ihtiyaçları
karşılanmıştı.
Elde edilen ve yetiştirilen tarım ürünlerinin Sovyetler Birliğine satılması karşılığı ülkede Sümer
Bez Fabrikalar, Demirçelik fabrikaları, aliminyum tesisleri kurulmuştu.
Demir yolları, ulaşım ve ürünü bir yerden bir yere taşımada lokomotif rol üslenmişti.
Ulu önderin dediği gibi: "Anayurdun dört bir yanı Demirağlarla örülmüş,on yılda 15 milyon
dinamik genç yetiştirilmişti".
Ne oldu da son yıllarda tarımımız, hayvancılığımız, sanayiimiz dışa bağımlı hale getirildi?
DPT yi kapattık.
Sümer bez fabrikalarını işlevsiz hale getirdik.
Şeker fabrikalarını kapattık,sattık.
Et,süt kombinalarını EBK’ munu kapattık.
Kağıt fabrikalarını kapattık veya sattık.
Madenciliği özelleştirdik. Ormanlarımızı talan ettirdik.
En acı olanı köylerimizi mahalle yaparak tarımı ve hayvacılığı öldürdük.
Şehirlerimizi koca bir köy haline getirdik.
Köylerdeki okulları kapattık; gençleri okumak veya iş bulmak adına şehirlere yönlendirdik.
Meraları ağaçlandırma bahanesi ile sattık. Tel örgülerle çevirerek hayvancılığı bitirdik. Tarım
alanlarını imara açarak daralttık; ülkemize en büyük kötülüğü yaptık.
Köylerde tarımla uğraşacak genç bırakmadık. Arkadan tarımla uğraşacak genç nesil
gelmeyince; tarımla uğraşan insanların yaş ortalaması erkeklerde 58, kadınlarda 60 a kadar
yükseldi.
Bunun içindir ki Rusya’dan buğday,Bulgaristan'dan saman, Sırbistan'dan ayçiçeği, Kanada’dan
mercimek, dünyanın çeşitli ülkelerinden canlı hayvan, veya et ithal etmek zorunda kaldık.Tarımı, hayvancılığı bitirdik. Ete, süte, gıdaya ulaşamaz hale geldik veya getirildik.
Son iki yılda mazotu 7 TL’den 45 tl’ye, dövizi 10 TL’den 32 /35 tl’ye güpreyi ve diğer tarım
girdilerini onlarca kat arttırdık. Geldiğimiz nokta...
Tarımı,hayvancılığı, ekonomiyi ben bilirim,biz biliriz diyenler... Eserininizle övünün, ülkeyi, ülkemin
insanlarını ne hale getirdiniz.
Yoktan var edilen bir ülkenin,vardan yok edilmesini hep birlikte seyrediyoruz.
0 Yorum